MEHMET MUCAHİT CEYLAN
CHP Diyarbakır Milletvekili Sezgin Tanrıkulu, “Adalet ve Kalkınma Partisi darbe girişimini başka hukuksuzluklara zemin hazırlamak için fırsat olarak kullanarak OHAL’i ilan etti ve binlerce kamu çalışanını, binlerce insanı işinden gücünden etti, ölüme, açlığa, yoksulluğa mahkum etti” dedi.
Diyarbakır’da KESK Diyarbakır Şubeler Platformu tarafından işinden edilen KHK mağdurları için düzenlenen basın açıklamasına katılan CHP Diyarbakır Milletvekili Sezgin Tanrıkulu, “Ben şimdiye kadar yaşamını yitirmiş bütün emekçilerin anısı önünde saygıyla eğiliyorum, bu zalimliğe, bu zulme son verilene kadar da dayanışma içerisinde olacağımı da ifade etmek istiyorum” diye konuştu. Sezgin Tanrıkulu şunları söyledi:
“DARBEYE TABİ Kİ KARŞIYIZ”
“16 Temmuz sabahı saat 7’de darbe girişimi henüz devam ederken parlamentoda toplandık ve gündem dışı konuşmalar yapıldı. Bu konuşmalardan birini de ben yaptım partim adına ve şunu ifade ettim, üzerimizde henüz uçaklar uçuyordu bombalar atılıyordu belli yerlere, şunu söyledim, darbeye tabi ki karşıyız, bundan sonraki sürecin hukuka uygun olarak yürütülmesi lazım, bu Adalet ve Kalkınma Partisi için de aynı zamanda bundan önceki uygulamalara son verilmesi için de bir fırsattır, fırsata dönüştürebiliriz. Ancak maalesef Adalet ve Kalkınma Partisi darbe girişimini başka hukuksuzluklara zemin hazırlamak için fırsat olarak kullandı ve OHAL’i ilan etti ve binlerce kamu çalışanını, binlerce insanı işinden gücünden etti, ölüme, açlığa, yoksulluğa mahkum etti.
“OHAL KOMİSYONUNDA DOSYALAR HUKUKA UYGUN İNCELENMEDİ”
O zamandan bu zamana binlerce kamu çalışanının mağduriyeti devam ediyor maalesef ve başka bir iç hukuk yolu oluşturdu, daha önce mevcut olmayan OHAL komisyonunu oluşturdu. OHAL komisyonunu oluşturmasının nedeni de Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne yapılacak başvuruların önünü kesmekti. Ben doktora tezimi bu konuda yazdım bundan 15 sene önce, sonradan oluşturulan iç hukuk yolları üzerine yazdım. OHAL komisyonu da bunlardan bir tanesi ve OHAL komisyonu sonuç itibarıyla verdiği kararlarla aslında iktidarın verdiği bu kararın uygulayıcısı oldu. Süreleri uzatıldı çok kez ve dosyaları maalesef hukuka uygun bir biçimde incelemedi ve sonra HSK kararıyla daha yanlış şeyler yapıldı. Kamu çalışanları Türkiye’nin 81 ilinde görev yapıyorlardı, dolayısıyla kamu çalışanlarının OHAL komisyonuna açacakları davayı çalıştıkları son yer olan mesela Diyarbakır, mesela Mardin, mesela Artvin, oralardaki idare mahkemelerine açmaları gerekiyordu hukuk uyarınca, fakat çıkartılan bir kararla bu davaların tümünün Ankara’daki idare mahkemelerinde, Ankara’daki bölge adliye mahkemelerinde ve Danıştay’ın belli davalarında görülmesi gerektiğine dönük karar çıkardılar. Bunun anlamı şuydu, 81 ildeki idare mahkemelerini kontrol edemezlerdi ama Ankara’daki belli idare mahkemelerini kontrol edebilerdi çünkü az sayıda idare mahkemesi görevlendirdiler idare mahkemeleri içinde ki bu davalar bir yerde toplansın ve kendi kontrollerinde görülsün.
“BU MAĞDURİYETLER DE BİR GÜN BİTECEK”
Maalesef aradan geçen 7 yıllık zaman boyunca kamu çalışanları yargı tarafından da büyük zulme uğradılar ve hukuka uygun kararlar bugüne kadar çıkmadı. Şu bilinsin, kesinlikle ama kesinlikle çünkü ben 12 Eylül dönemini de hatırlıyorum, 12 Eylül döneminde SHP-Doğruyol iktidarında sonuçta bu mağduriyetler yasayla ortadan kaldırıldı, herkesin özlük hakları iade edildi ve kamu çalışanları işlerine döndüler. Eğer iktidar değişimi olsaydı ilk çıkaracağım yasalardan bir tanesi buna dönük bir yasa olacaktı kamu çalışanlarının mağduriyetini gidermeye dönük yasa olacaktı ama endişeniz olmasın mağdursunuz evet, biz de dayanışma gösteriyoruz evet ama bu mağduriyetler de bir gün bitecek ve özlük haklarınızla beraber işlerinize döneceksiniz. Ben şimdiye kadar yaşamını yitirmiş bütün emekçilerin anısı önünde saygıyla eğiliyorum, bu zalimliğe, bu zulme son verilene kadar da dayanışma içerisinde olacağımı da ifade etmek istiyorum.”